Yenilenebilir Enerji Kaynaklarında Sigorta Olmazsa Olmaz

 

Yenilenebilir enerji yatırımlarının hızla artmasının ülke ekonomisi için çok önemli bir gelişme olduğunun altını çizen VHV Reasürans Genel Müdürü Maximilian Stahl, başta güneş enerjisi santralleri olmak üzere bu yöndeki yatırımlar için sigortanın “olmazsa olmaz” olduğunun altı çizdi.

Günümüzde birçok ülke güneş enerjisi üretimini daha çok teşvik etmeye başladı. Türkiye’de de teşviklerle birlikte bu alanda yatırımların hız kazandığını belirten VHV Reasürans Genel Müdürü Maximilian Stahl, bu tür yatırımların riske çok açık olduklarının altını çizerek, “Girişimcilerin bu yöndeki yatırım planlarının içine mutlaka sigortayı da dahil etmeleri gerekir” diye konuştu.

VHV Reasürans Genel Müdürü Maximilian Stahl, Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarına verilen sigorta güvencesine yönelik açıklamalarda bulundu. Türkiye’de VHV olarak faaliyete başladıkları günden bugüne 1.5 yılın geride kaldığını belirten Stahl, “Almanya’da güçlü olduğumuz yenilenebilir enerji sigortaları konusundaki tecrübemiz ile Türkiye’de hızla büyümeye başlayan güneş enerjisi yatırımlarına yönelik Mapfre Sigorta ile ortak geliştirdiğimiz ürünümüzle kısa bir süre içinde bu alanda pazar lideri olmayı başardık. Birçok güneş enerjisi santraline (GES) teminat sağlarken, ülkenin önde gelen enerji şirketlerinin yurtdışında yapmaya başladıkları güneş enerjisi yatırımlarına da teminat sağlama konusunda çalışıyoruz” dedi.

Stahl, GES yanında tüm enerji santrallerinin inşaat, montaj ve operasyonel risklerinin VHV Reasürans teknik ekibinin uzmanlık alanında olduğunu da belirterek, “Enerji santrallerine sağladığımız reasürans kabullerimiz sadece GES’le sınırlı değil. Test ve bakım devreleri dahil olmak üzere hidroelektrik santraller, termik santraller, kombine çevrim santralleri, rüzgâr enerji santralleri, jeotermal enerji santralleri, biyoenerji, elektrik ve doğal gaz iletim dağıtım hatlarının da risklerini güvence altına alıyoruz” şeklinde konuştu.

Söz konusu yatırımların hayat bulması ve geleceğe sağlıklı bir şekilde yol alabilmesinin en büyük güvencesinin sigorta olduğunun altını çizen Stahl, “Türkiye, elektrik kurulu gücü sürekli olarak büyüyen bir ülke. Bu artışın, ülkenin büyüme rakamlarına paralel olarak devam edeceğini öngörüyoruz. Bu yatırımların çeşitli risklere de açık olduklarını unutmamak gerekiyor. Bu tesisler için devredilebilecek risklerin sigorta poliçeleriyle sigorta şirketlerine aktarılması olmazsa olmaz bir koşuldur” dedi.

“TAHMİNLERİN AKSİNE PAHALI BİR GÜVENCE DEĞİL”

Söz konusu sigorta güvencesine sahip olmanın bilinenin aksine pahalı olmadığını ifade eden Maximilian Stahl, yatırım yapılan tesislerdeki risk çalışmaları sonrasında belirlenen prim fiyatlarının ise toplam yatırımın %1’ini dahi aşmadığını kaydetti. Stahl, sigorta güvencesi ile güneş enerjisi santrallerinde herhangi bir fiziksel hasardan bağımsız, olumsuz hava koşulları nedeniyle güneş ışınlarının düşük seviyede kullanılabilmesi sonucu oluşan kâr kayıplarının da teminat altına alınabildiğinin altını çizdi.

“TÜRKİYE GÜNEŞ ENERJİSİ KONUSUNDA ÇOK ŞANSLI”

Maximilian Stahl, güneş enerjisi yatırımına uygunluk açısından alanın yeryüzündeki konumu ve iklim özelliklerinin dikkate alınması gereken kriterler olduğunu ve bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle sahip olduğu güneş enerjisi potansiyeli açısından birçok ülkeye göre şanslı olduğunu söyledi. Stahl, Türkiye’nin Güneş Enerjisi Potansiyel Atlasına (GEPA) göre yıllık toplam güneşleme süresinin 2.737 saat (günlük toplam 7.5 saat), yıllık toplam güneş enerjisi gücünün ise 1.527 kWh/m2 (günlük toplam 4.2 kWh/m2) olduğunun tespit edildiğine dikkat çekti.

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ARTIK ÖNEMLİ BİR GERÇEK”

Birçok araştırmada risk sıralamalarında ilk sırada yer alan iklim değişikliği kaynaklı aşırı hava koşullarının günden güne artarak büyük hasarlara yol açtığını belirten Stahl bu tür hasarların geçtiğimiz yılın yaz aylarında başta İstanbul olmak üzere birçok kentte görüldüğünü hatırlatarak şunları söyledi: “Aşırı hava koşulları artık günümüzün en öncelikli riski durumunda. Geçtiğimiz yaz aylarında İstanbul’da yaşanan şiddetli dolu yağışlarının araçlara, işyerlerine ve konutlara verdiği zarar, Akdeniz sahil şeridinde şiddetli fırtına ve hortumların tarım arazileri ve enerji yatırımlarına verdiği zararlar büyük rakamlara ulaştı. Bu tür felaketlerden en az zararla çıkışın yolu sigortadan geçiyor. Söz konusu felaketlerde şirket olarak sağladığımız teminatlarla zarar gören yatırımlar yollarına devam edebiliyor.”

HER TÜRLÜ RİSK GÜVENCE ALTINA ALINIYOR

Güneş enerjisine dayalı üretim santralleri için tasarlanan, inşaat ve operasyonel dönemi birlikte kapsayan, tüm riskler teminatı bazlı paket ürün olan GES Sigorta Poliçelerinin, Montaj Tüm Riskler Sigortası ve İşletme Dönemi Tüm Riskler Sigortası olarak iki bölümden oluştuğunu belirten Maximilian Stahl, bu teminatların GES’in kurulumu esnasında tesisin yangın, yıldırım, infilak, sel, dolu, seylap, su basması, yağmur, kar, fırtına, yer kayması, toprak çökmesi, kaya düşmesi, hırsızlık, deprem, terör ve bunun gibi önceden bilinmeyen, ani ve beklenmedik bir sebeple oluşabilecek tüm risklere karşı yatırımcıları koruduğunun altını çizdi.

Fiziksel bir sebep dolayısıyla işletmenin yaşayabileceği iş durmasının da bahsi geçen teminatlara ek olarak “Performans Kaybı Teminatı” ile güvence altına alındığını söyledi. Stahl, Performans Kaybı Teminatı’nın sigortalı tesiste bulunan güneş panellerinin üretici tarafından taahhüt edilen verimlilik düzeyini yakalayamaması durumunda oluşacak performans kaybını da poliçede belirtilen belli şartlar ve tazminat limitleri dahilinde kapsadığını belirtti.

ÜYE SİGORTA ACENTELERİ

SEKTÖREL HABERLER

   Tümü